KADIN

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Mynet Soran Anne Platformu

1 Bebeğinizin cinsiyeti nedir?
2 Bebeğinizin yaşını belirtir misiniz?
3 Sizlere hangi konuda yardımcı olmamızı istersiniz?
4 Öğrenmek istediğiniz farklı detaylardan burada bahsedebilirsiniz.
    Kalan mesaj: 10

    Hipnoz Gerçekten Her Şeyi Unutturur mu?

    Yıllardır görüp duyuyoruz ama hipnoz tam olarak nedir, nerede ortaya çıkmıştır fikrimiz yok. Nedir bu hipnoz ve gerçek midir, buyurun beraber inceleyelim.

    Hipnoz kelimesinin kökeni Yunan mitolojisinden.

    Hipnoz, psikolojiye göre yapay bir yarı uyku hali. Hipnoz terimini ilk kez kullanan İskoç hekim James Braid, terimi Yunan mitolojisindeki uyku ilahının isminden alıyor.

    Tüm dünyayı uyutacak güçteki Yunan tanrısı Hypnos efsanesi neydi?

    Yunan mitolojisindeki "Hypnos", kardeşi ölümün tanrısı Thanatos ise Hades'in ölüler diyarında yaşıyorlardı. Kanatlı bir genç olarak tasvir edilen Hypnos, yorgun insanların alınlarına sihirli değneği ile değerek, karanlık kanatlarıyla yelpazeleyerek ya da bir boynuz yardımıyla insanların üzerine uyku verici bir madde dökerek onlara uyku verirdi.

    Hipnoz aslında kültürün içine kendiliğinden var. Peki nasıl?

    Hipnoz illa ki bir koltuk, bir saat, bir de uzanan insan demek değil. Farklı kültürlerde aslında hipnoz ya da trans hali, toplu halde yapılan ritüel ve törenlerde sık sık kullanılır. Örneğin Batı Afrika kökenli ruhçu-animist Vudu dininde inananlar, her akşam ve her sabah kırbaç darbeleriyle yüksek sesle dua ederek trans haline geçerler. Bu da bir tür hipnozdur işte.

    Hipnoz bir tedavi yöntemi olarak ortaya çıkıyor. Fakat çıkışı biraz olaylı!

    Bugün bilinen haline en yakın hipnoz şeklini bulan zat, kafaları fazlasıyla karıştırmıştı. Geleneksel hipnoz yönteminin kökeni, 18. yüzyılın sonlarına dayanıyor. Doktor Anton Mesmer, 1778'de Viyana'dan devrim yaratacak yeni bir tedavi yöntemiyle dönmüştü. Mesmer, hipnozu "mesmerizm" adını verdiği hayvansal manyetizmaya bağlamıştı. Kişiler arasın görünmez manyetik bir sıvıdan bahsetmişti. Bu sebeple de meslektaşları tarafından aforoz edilmiş hatta şarlatanlıkla suçlanmıştı.

    'En iyisi sülfürik asitli küvette hipnoz' mu acaba?

    Hipnoz seansları pek de bildiğimiz gibi ilerlemiyordu o günlerde. Mesmer, seanslarında metal çubuklu ve içinde seyreltilmiş sülfürik asitten buharların çıktığı bir küvet kullanıyordu. Loş ışıklı, parfüm kokulu, hafif müzik olan bu kliniğe gelen dönemin ünlü isimleri, kırmızı pelerinli Mesmer'in kendilerini transa sokmasını beklerdi. Körlükten, göğüs hastalıklarına, romatizmadan ağır yanıklara kadar pek çok hastalığı bu yöntemle tedavi ettiği söyleniyordu.

    Hipnoz seansları şarlatanlıkla ve sahtekarlıkla suçlanmaya başladı.

    Mesmer'in peşini bırakacak gibi değillerdi. Aralarında Benjamin Franklin ve Lavoisier'in de bulunduğu bir bilim heyeti, Mesmer'in hipnoz yöntemine karşı toplanarak manyetizmanın kanıtlanamaz olduğu kararını aldı. Onlara göre tedavi yöntemi sadece hayal gücüydü. Mesmer, yöntemini kanıtlayamadığı için Paris'ten ayrıldı ama öğrencileri ve bazı sahne sanatçıları, onun yöntemini uzun süre kullanmaya devam etti.

    ''Hipnoz aslında fizyolojiktir'' iddiası geliyor.

    Psikoloji dünyası hipnozla ilgilenmeden önce farklı iddialar vardı. 19. yüzyılın sonlarında Fransız nörolog Jean Martin Charcot, hipnotize olmanın özel fizyolojik bir durum olduğunu belirtmiş. Bir dönem Charcot ile çalışan Freud, mesleğinin ilk yıllarında bilinçaltını açıklamakta yardımcı unsur olarak hipnozdan yararlanmıştı.

    Hipnoz gerçek mi yoksa hayal gücümüzün ürünlerinden biri mi?

    Hipnoz gerçekten tedavi edici miydi, o yılların en çok tartışılan konularından biriydi. Doktorlar, hipnozun sadece telkine yatkın gönüllerin hipnozcunun isteklerini gerçekleştirdiği bir hayal gücü yöntemi olduğunda ısrarcıydı.

    İnsanlar bazı durumlarda daha iyi telkin edilebilirler. Mesela müzik dinlerken ya da öpüşürken...

    Hipnozun gerçekliği ile ilgili tartışmalar hala devam ediyor. İnsanların hipnoz altındayken ve bilinçli hallerdeki beyin dalgalarının aynı olduğu tespit edilmiş. Aslında insanların meditasyon, cinsel ilişki, davul ritülleri veya konuşmayla telkine daha açık hale geldikleri doğru. Buna hipnoz denmez, diyenlerin sayısı da oldukça fazla.

    Kadınlar telkin edilmeye daha açık, o yüzden hipnoza da meraklılar.

    Böyle söyleniyor a

    ma tabii durum eğitim seviyesi, kültür ve toplumsal alışkanlıklara göre değişiyor. Kadınlar fal, astroloji gibi alanlara da daha ilgili olduklarından, telkin edilmeye açık halde olmaları toplumsal olarak olağan kabul ediliyor.

    İnsanları içinde yaşadığı durumdan ve zamandan ayırabilmeye verilen bir isim aslında hipnoz. Tedavi ediciliği tartışılsa da gerçekten yapılabildiği kesin. Kafanızın içindeki saklanan şeylere ulaşmak için oldukça kolay bir yöntem ama uzmanı olmayana yaptırmamay özen gösterin. Bir de her saate dikkatli bakmayın :)

    Vitrin


    En Çok Aranan Haberler